Rehabilitasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rehabilitasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Baş Ağrısında Tedavi Yöntemleri

Boyun kaynaklı baş ağrıları, bulantı ve kusma gibi belirtileri nedeniyle çoğu zaman migrenle karşılaştırılır. Bu rahatsızlık için uygulanan en etkili tedavi, ağrıyı ileten sinirlerin bloke edilmesidir.

Boyun kaynaklı baş ağrısı nedir?

Sanılanın aksine baş ağrıları her zaman beyinden ya da baştaki diğer yapıların rahatsızlıklarından kaynaklanmaz. Baş ağrısının boyundan da kaynaklanabileceği uzun süre düşünülmüş ve 1983 yılında Uluslararası Baş Ağrısı Derneği tarafından “Boyun kaynaklı baş ağrısı” tanımı yapılmıştır. Bu ağrı tipinde, boyunda yer alan çeşitli yapılardaki bozukluklar baş ağrısına neden olurlar.

Nedir bu yapılar?

Boyun bölgesindeki kaslar, boyun omurları, omurlar arasında yer alan disk adlı yastıkçıklar, boynun hareketinde önemli rolü olan faset eklemler; kısacası boyunda yer alan tüm yapılar, boyun kaynaklı baş ağrısının kökeninde yer alabiliyor. Kasların aşırı kasılması, omurlarda ve disklerde oluşan bozulmalar, disklerde oluşan fıtıklaşmalar, yani boyun fıtıkları ve eklem kireçlenmeleri bu ağrılara yol açar.

Boyun kaynaklı baş ağrısı genellikle kimlerde görülür?

Vücudumuzun boyun bölümü, başın ağırlığını taşıyan ve aynı zamanda vücudumuzun en çok hareket eden bölümüdür. Bu nedenle dış etkenlerin zararlı etkilerine çok açık olduğundan boyun kaynaklı baş ağrısı, her yaşta ve her iki cinste de görülebilir. Özellikle daha önce trafik kazası geçirmiş olan hastaları, bu açıdan çok dikkatli bir şekilde değerlendirmek gerekir. Trafik kazasından yıllar sonra bile baş ağrısı ortaya çıkabilmektedir. Bu kaza çok büyük boyutta bir trafik kazası olmasa da başın öne ve arkaya doğru kamçı hareketi yapması boyunda mikro travmalar yaratıp zaman içinde ağrı ortaya çıkabilir. Ayrıca yaşlanmayla birlikte boyunda yer alan kemik ve eklemlerde ortaya çıkan kireçlenmeler, boyun kaynaklı baş ağrısına davetiye çıkarır. Bunların yanında çeşitli romatolojik hastalıklara bağlı olarak da boyun eklemlerinde sorunlar ortaya çıkıp baş ağrısı şeklinde kendini gösterebilir. Ayrıca bu hastalarımızın bir kısmında geçmişte sert spor yapma öyküsüne de rastlanabilir.

Boyun kaynaklı baş ağrısının belirtileri nelerdir?

Ağrı başın arka tarafından ve enseden başlar, yukarı doğru yayılır. Bazen göz çevresine dek yayıldığı olsa da bu durum nadiren görülür. Genellikle tek taraflıdır. Ancak bazen sağ bazen de solda olmak üzere taraf değiştirebilir. Ağrı sıkıştırma veya zonklama karakterinde olmayıp, genellikle enseden başlayıp yukarı çıkan bir kasılma şeklinde tarif edilir. Işığa ve sese hassasiyet genellikle yoktur. Beraberinde bulantı ya da kusma görülebilir. Bulantı veya kusmayla birlikte olduğunda kolaylıkla migrenle karıştırılabilir. Ne yazık ki pek çok baş ağrısı tipinde olduğu gibi, boyun kaynaklı baş ağrısı hastaları da yanlışlıkla migrenli muamelesi görmüş ve kendilerine migren tedavisi uygulanmıştır.

Tanı nasıl konulur?

Boyun kaynaklı baş ağrısının tanısı için tüm baş ağrılarında olduğu gibi, öncelikle hastanın şikayetlerini ayrıntılı bir şekilde dinlemek gerekir. Ağrının yeri, sıklığı, yayılımı, şiddeti ve diğer özellikleri sorgulanır. Fiziki muayene önemli ipuçları verir. Ayrıca boynun radyolojik görüntüleme yöntemleri ile incelenmesi altta yatan rahatsızlığı ortaya çıkarabilir. Boyun MR incelemesi ile boyun fıtığı, boyun omurlarının tomografik incelemesi ile de faset eklemlerdeki bozulmalar, kireçlenmeler görülebilir.

Tedavi yöntemleri nelerdir?

Boyun kaynaklı baş ağrısı hastaları, ağrı polikliniğine başvurduktan sonra genellikle pek çok ağrı kesici ilacı denerler. Ancak bu ağrılar, ağrı kesici ilaçlara iyi yanıt vermediğinden sona ermez. Fizyoterapinin boyun hareketlerinin rahatlamasını sağlayarak ve boyundaki kas kasılmalarını gidererek fayda sağladığı bilinmektedir. En etkili tedavi yöntemi ise boyunda yer alan ve ağrıyı ileten sinirlerin radyofrekans termokoagülasyon yöntemiyle bloke edilmesidir. Bunların içinde en belirgin olanı da boyun hareketlerini sağlayan ve omurganın arka bölümünde her iki yanda üst üste dizilmiş halde, boyun omurları arasında yer alan faset eklemler dediğimiz eklemlerin sinirleridir.

Bu işlem genellikle kaç seans olarak uygulanıyor?

Blokaj işlemi seanslar boyunca uygulanmayıp bir kez yapılan bir işlemdir. İşlem, özel bir bilgisayar destekli görüntüleme yöntemi eşliğinde yapılır. Hasta işlem sırasında herhangi bir ağrı veya rahatsızlık duymaması için hafif uyutulur. Ancak genel anestezi (narkoz) uygulanmasına gerek yoktur. İşlemden sonra hasta birkaç günlük istirahatın ardından normal günlük yaşamına devam edebilir. Ardından verilecek düzenli egzersiz programıyla faset eklemlerdeki kireçlenmeler açılarak ağrıların tekrarlanması önlenir.

Başka ne gibi yöntemler mevcut?

Neden ortaya konulduktan sonra sebebe yönelik çeşitli başka yöntemler de vardır. Örneğin boyun kaslarındaki aşırı kasılmalara bağlı olarak baş ağrısı ortaya çıkıyorsa kasılan bu noktalara tetik nokta enjeksiyonlar yapılarak ağrı ortadan kaldırılabilir. Boyun fıtığına bağlı olarak başa yayılan bir ağrının ortaya çıkması halinde, bu fıtık cerrahi sınırlarda değilse fıtıklaşan disk bölgesine ilaç enjeksiyonları uygulanır.


Baş ağrılarına elle tedavi

Baş ağrısının altında bazen beynin ya da vücudun başka bölgelerine ait hastalıkların yatabileceği bilinmektedir. "Migrenin toplumda görülme sıklığı yüzde 15 civarında.

Nöbetler halinde şiddetli ve zonklayıcı bir baş ağrısı olup genellikle tek taraflı olur. Beraberinde bulantı veya kusma olabilir. Işık, ses ve harekete aşırı hassasiyet olup, 2 ile 72 saat sürebilir. Krizler arası durum normaldir. Stres, açlık, az veya çok uyumak, hava değişmesi, adet dönemi, peynir, çikolata, salam, sosis gibi gıdalar, kırmızı şarap, aşırı ışıklı flüoresanlı mekânlar migreni tetikleyebilir. Medikal tedavisinde ise kriz anında ve krizler arası kullanılan ilaçlar vardır. Son yıllarda manipülasyonun migren ve gerilim tipi baş ağrılarında etkili olduğu görülmektedir"

Sık sık tekrarlanan baş ağrılarının hafife alınmaması gerekmektedir, evvela bir uzman doktora gidip muayene olunması gerekir. Migren ve gerilim tipi baş ağrılarında verilen medikal tedaviye ilaveten manipülasyon (elle fizik tedavi) yönteminin oldukça başarılı neticeler verdiği bilinmekte, "Tedavi sırasında baş ve boyun bölgelerinde, ağrı şekli ve lokalizasyona göre ilgili noktalara ellerle belli açılarda ve değişik derecelerde basınçlar ve yine bazı germe, döndürme manevraları uygulanıyor. Migren ve gerilim tipi baş ağrılarında manipülasyon ve masaj tedavisi, hastalığın derecesine göre 3 veya 6 seans sürüyor. Tedavi ise 3 veya 5 gün aralıklarla uygulanıyor"

Protez - Artroplasti Rehabilitasyonu

Artroplasti nedir bilgiler ve Artroplasti Cerrahisi ve Sonrası Fizik Tedavi.

Artroplasti: Herhangibir eklemde ağrıyı gidermek, eklemin hareketinin genişliğini sağlamak ve eklem kontrolü sağlamak amacı ile eklemin yeniden yapılandırımlasıdır. Diğer bir tabirle biyolojik sorunlara mekanik bir çözümdür.
Eklem yüzeyleri düzelteilerek yada düzeltilmeden yapay eklem konulması veya konulmamasıdır.


Artroplastide cerrahi girişimin amacı
Ağrıyı azaltmak, Eklemin yaptığı fonksiyonu tekrar düzeltip kazandırmak, Eklemde yük dağılımına bağlı oluşabilecek dejeneratif etkilerin engellenmesi, Eklem çevresindeki dokuların fonksiyon kaybının ilerlemesinin durdurulmasıdır.

Artroplastide Fiksasyon Tipleri

1- Segmentşi Fiksasyon 2- Biyolojik Fiksasyon


Fizik tedavide Rehabilitasyonu
Diz Artroplastisi Rehabilitasyonu. Diz protezlerinde son durumu belirleyen faktörlerin başında, ameliyattan sonra uygulanan rehabilitasyon gelmektedir. Rehabilitasyonunun amacı derin ven trombozu, pulmoner emboli gibi hareketsizliğin olumsuz etkilerini önlemek, yeterli ve fonksiyonel bir hareket açıklığı sağlamak, eklem stabilitesini sağlamak için etraf kasları güçlendirmek ve hastanın bağımsızlığını sağlayarak yaşam kalitesini yükseltmektir.

Kalça Artroplastisi Rehabilitasyonu. Total kalça artroplastisi sonrası rehabilitasyonun amacı protezin yerinden oynamasına karşı önlem almak, hastayı erken mobilize etmek, hareketsizliğin olumsuz etkilerini (derin ven trombozu, pulmoner emboli, basınç yaraları gibi) önlemek, yardımcı yürüme cihazları ile hastanın bağımsız hareketini sağlamak, hastayı ağrısız harekete kavuşturmak, kalça etrafındaki kasları güçlendirerek hastayı günlük yaşam aktivitelerinde ve iş yaşamında bağımsız hale getirmektir

Fibromiyalji ve Miyofasyal Ağrı Sendromları

ResimFibromiyalji Sendromuve Miyofasyal Ağrı Sendromu Kas romatizması nedir, Kas romatizmasının yol açtığı etkiler ve Fibromiyalji Sendromu Miyofasyal Ağrı Sendromu bilgileri.
Kas romatizmaları, yumuşak doku romatizmaları içinde yer alan eklem dışı romatizmalardır.Kronik ağrısı olan hastaların yaklaşık yarısında Miyofasyal Ağrı Sendromu bulunmuştur. Tüm hastalar içinde Fibromiyalji bulunma sıklığı ise %5 kadardır.
Fibromiyalji Sendromu
Toplumda ismi daha çok duyulmuş olmasına rağmen, miyofasyal ağrı sendromuna göre çok daha seyrek görülen bir hastalıktır. Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık 10 kat daha fazla görülen Fibromyalji Sendromu, özellikle 38-58 yaşları arasında ortaya çıkar, her 5 kişiden dördünde uyku bozukluğu bulunur. Vücutta, muayene ile belirlenebilen belli hassas noktalar bulunur. Hastaların yarısında hastalığı doğuran sebep bulunamaz. Diğerlerinde fiziksel travmalar, enfeksiyonlar ve duygusal-psikolojik faktörler, hastalığın başlamasından sorumlu tutulmuştur.

Şikayetler
yorgunluk,
uyku bozukluğu ve düzensizliği,
sabah sertliği,
fiziksel efor sonrası yaygın ağrı, bıkkınlık,
keyifsizlik,
baş ağrıları,
barsak problemleri,
vücutta yaygın hassasiyet sayılabilir.
Tanı:Esas olarak ayrıntılı ve kapsamlı bir muayene ile konur. Bazen diğer karışabilecek hastalıklardan ayırabilmek için laboratuar ve görüntüleme yöntemlerine de başvurulabilir.
Tedavi:Ancak çok yönlü bir program ile mümkündür. Bazen birden fazla branşın birlikte tedavi ve kontrolünü gerektirir. Tedavide ilaçlar, bazı özel hazırlanmış egzersiz programları, fizik tedavi programları, hasta eğitimi, yaşam tarzı ve davranış değerlendirmeleri gibi çok yönlü programlar planlanır ve uygulanır. Hastalığın kronikleşme eğilimi var. Tedavisi geciktikçe ve hastalık süresi uzadıkça, kronikleşme eğilimi artar.
Miyofasyal Ağrı Sendromu
Bu hastalık, Fibromyalji Sendromuna göre çok daha sık görülür (kemik-kas-eklem veya bel-sırt-boyun ağrısı ile başvuran hastaların en az yarısında), fakat çok daha az bilinir. Genellikle başka hastalıklarla karıştırılır ve sıklıkla gözden kaçar.
Hemen hemen her yaşta ortaya çıkabilir. Kaslarda, bir veya daha fazla kas grubunda ağrı, batma, spazm, uyuşma, karıncalanma, çekilme, sıkışma tarzında şikayetler ile kendini gösteren ağrılı fibrozitlerin bulunduğu bir hastalıktır.
Bu şikayetlere, özellikle sırt ve boyun bölgesinde olanlara, terleme ve üşüme de eklenebilir. Bacaklarda da üşüme sıktır. En sık boyun, bel, sırt, kalça, omuz, kollar ve bacaklarda görülür.
Boyun ve bel fıtığı ile, siyatik ağrısı ile sıklıkla karıştırılır. Aslında vücutta nerede kas dokusu varsa, orada hastalığın görülme ihtimali vardır (yüzde, kafada-saçlı deride bile görülebilmektedir).
Ağrılar bazen o kadar şiddetlidir ki, hastanın muayenesi bile çok güç olur. Hasta acile başvurur ve şiddetli ağrı sebebi ile güçlü ağrı kesici (morfin benzeri) ilaç enjeksiyonu yapılır; hasta kısa bir süre rahatlar. Ağrılar sonra geri gelir.
Resim
Miyofasyal Ağrı Sendromunda En Sık Şikayet İfadeleri Şunlardır:
Her yerim ağırıyor.
Sırtımdan koluma yayılan bir ağrı var, bazen uyuşma da oluyor.
Nefes alırken göğsümde bir batma oluyor, ama kardiyolog bir kalp hastalığı bulamadı.
Kolumda ve/veya bacağımda sebebi bulunamayan bir uyuşma var; soğuk ve yorgunlukla artıyor.
Sırtımda uykuma engel olan ağrılar oluyor. İlaçlarla geçmiyor.
Kendimi sürekli çok yorgun ve halsiz hissediyorum, kollarım çabuk yoruluyor.
Hiçbir tedavi ağrılarımı geçirmiyor.
Acaba bende fibromyalji mi var?
Miyofasyal ağrı sendromunda Tanı:
Fibromyalji Sendromunda olduğu gibi, esas olarak ayrıntılı ve kapsamlı bir muayene ile konur. Bazen hastalığa eşlik eden veya tetikleyen ek problemleri ortaya koymak için laboratuar ve görüntüleme yöntemlerine de başvurulabilir.
Miyofasyal ağrı sendromunda tedavi:
Tedavisi mümkün olan bir hastalıktır ve sonuçları yüz güldürücüdür. En etkili tedavi yöntemi, kuru iğne tedavisidir. Herhangi bir ilaç kullanılmadan yapılan bir tedavi olduğu için, herhangi bir yan etkisi yoktur. Ancak uygulama prosedürü deneyim, özen ve sabır gerektirir. Tedavi, hastalığı oluşturan veya katkıda bulunan diğer rahatsızlıkların da birlikte tedavisini gerektirebilir. Fakat çoğunlukla tek başına tedavisi yeterli olur.

El uyuşmasının nedenleri nelerdir

ResimEl uyuşması neden olur, durduk yerde el uyuşması olurmu gibi bir araştırma yaparsak çarpıcı bir sonuçla karşılaşırız. El uyuşmasının bir çok nedeni olabilir. bunlar; Kardiyak sorunlardan başlayıp sinirsel sisteme kadar pek çok nedenle olabilmektedir. Şimdi Fizik tedavi açısından gelen hastalara göre el uyuşmasına bakalım;

1-BOYUN DÜZLEŞMESİ: (%70)
Boyun düzleşince beyine giden dört damardan ikisi (vertebral arterler) gerilir ve beyine yeterince kan gidemez, kişide başağrısı, başdönmesi, bulantı, unutkanlık, tedavi edilmezse daha ileri safhalarda dengesizlik, konsantrasyon bozukluğu, ileri derecede alınganlık, isteksizlik oluşur.Boyun gerginliği çok ilerlememiş, henüz başlangıç safhasında ise kas gevşetici ilaçlar, sıcak uygulama, gürültüsüz ve az ışıklı yerlerde istirahat ile önlenebilir. Fakat boyun gerginliği ilerlemiş, ağrılar kollara da yayılıyorsa tedaviye fizik tedavinin veya tamamlayıcı tıp tedavisinin de eklenmesi gerekir. Eğer mevcut hastalığa eklenen ileri derecede bir boyun fıtığı da varsa cerrahi müdahale de gerekebilir.Boyun gerginliği tedavi edilmezse başağrıları sıklaşır ve ağrı kesici ilaçlara cevap vermez hale gelir, kişide mutsuzluk hali depresyona dönüşür. Sürekli boyun gerginliği boyun fıtıklarına zemin sağlar, kollarda uyuşukluk, güçsüzlük oluşur. Dengesizlik ve yürüme güçlükleri, ince beceri gereken hareketlerin yapılamaması gibi sorunlar ortaya çıkar.

2-KARPAL TÜNEL SENDROMU: (%10)
Koldan gelen bir sinir ve kas bağları el ayasının tabanında, bilek bölgesinde dar bir kanal ya da tünelden geçerek ele ulaşır. Bu dar kanala Karpal Tünel adı verilir, karpal tünelin içinden geçen sinir ise Median Sinir olarak adlandırılır. Karpal tünel sadece median sinir ve kas bağlarının sığabileceği kadar bir genişliğe sahiptir. Kanal içinde yer kaplayan herhangi bir oluşum ya da şişlik içindeki dokuların sıkışmasına neden olur. Median sinirdeki bu sıkışma sinirin uyardığı bölgelerde uyuşma ve keçeleşme şikayetleri ile kendini belli eder. Median sinirin karpal tünelde sıkışması ile ortaya çıkan bu tablo Karpal Tünel Sendromu olarak adlandırılır. Karpal tünel sendromu varlığında değişik tedavi alternatifleri mevcuttur. Bandaj bunlar arasında en sık kullanılan yöntemdir. Parmaklar, el ve bileğin doğal pozisyonlarında hareketinin engellenerek dinlendirilmesi karpal tüneldeki basıncı azaltmada oldukça etkili bir yöntemdir. Bandaj ile ağrının azalmadığı durumlarda bilek içine küçük dozda kortizon ya da lokal anestezik enjeksiyonu yapılabilir. Ağrıyı ve enflamasyonu gidermek amacıyla çeşitli steroid olmayan antienflamatuar ve ağrı kesiciler kullanılabilir. Hamile kadınlarda bu ilaçlar mutlaka hamileliği takip eden doktorun önerisi ile kullanılmalıdır. Israrcı olgularda küçük bir cerrahi müdahale gerekebilmektedir. Bu işlem hastanede yatmayı gerektirmeyen, ayaktan yapılan bir müdahaledir. El ayasında bileğe yakın bir alandan yapılan küçük bir kesi ile sıkışmaya neden olan bağ dokusu rahatlatılır. İşlem sonrası hasta 4-6 hafta içinde tamamen normale döner.

3-ULNAR OLUK SENDROMU: (%5)
El önkol kemikleri olan radius-ulna ile bilek eklemini ve birbirleriyle eklem yapan 2 sıra halinde 8 kemikten oluşan küçük karpal kemikler, 5 tarak kemiği, 14 parmak kemiğinden oluşur. Median, radial sinir ve ulnar sinir eldeki ana sinirlerdir. El hareketlerinin büyük kısmı önkolda bulunan ve tendonları ele uzanan adaleler aracılığı ile olur. Eğer 4. ve 5. parmaklarımızda uyuşukluk hissediyorsak ve dirseğimizden başlayan bir ağrı varsa ulnar sinir basısından şüphelenmek gerekir. Teşhis EMG ile konur. Eğer ileri safhadaysa cerrahi müdahale gerekir.

4-BOYUN TUTULMASI, KAS SPAZMI: (%5)
Genellikle boyunu destekleyen kasların aşırı gerilmesi ile oluşur. Ağır bir şey kaldırmak, aşırı spor, iş aktivitesi, yanlış masa başı çalışması kas spazmına neden olabilir. Ayrıca yanlış pozisyonda uyuya kalma, yüksek yastık ve kötü seyahat şartları da boyun tutulması yapabilmektedir. Çoğu zaman basit tedaviler ile spazm ve tutulma çözülmektedir. “Miyofasial ağrı, Fibromiyalji , Fibrosit ve Miyozit” diye de adlandırılan uzun süreli kas ağrısında, kas içersinde ağrıyı tetikleyen noktalar ve elle de hissedilebilen düğmecikler mevcuttur.

5-BOYUN FITIĞI: (%5)
Her iki boyun omuru arasında yastık görevi yapan jölemsi kıkırdak disk dokusunun omurilik ve kola giden sinirlere doğru taşmasıdır. Basının büyüklüğü ve etkinliğine göre boyun ve kol ağrısı, kol kaslarında kuvvet kaybı, ellerde his kusuru, uyuşma ve beceriksizlik görülebilir. Eğer omur iliğe doğru bası olur ise yürüme zorluğu, bacaklarda kuvvetsizlik ve idrar şikayetleri de görülebilmektedir. Konservatif tedaviye rağmen şikayetler geçmiyor, ciddi omurilik ve sinir basısı var ise; o zaman tedavi cerrahidir.

6-HİPOTİROİDİ: (%1)
Tiroit hormonlarının kanda çok az bulunması durumuna hipotiroidi veya hipotiroidism denir. Kadınlarda erkeklere nazaran çok daha sık görülür.Hipotiroidide şikayet ve belirtiler: Yorgunluk hissi, Uyuşukluk, Uyku hali, Konsantrasyon bozukluğu, Sersemlik hissi, Depresyon , Ciltte kuruluk, Saç dökülmesi, Kuru ve kırık saç, Kabızlık, Kilo alma, Kilo vermede zorluk, göz kapaklarında şişme, Balmumu renginde yüz, Terlemede azalma, Boğuk ses, Üşüme, İştah azalması, Eklem ağrısı, Ellerde uyuşma hissi, Hareketlerde azalma, Konuşmada yavaşlama, Nabız sayısında düşme, Bacaklarda şişme, Reflekslerde azalma, Tırnaklarda kolay kırılma, Kas krampları, Guatr, Tansiyon yüksekliği, Kolesterol seviyesinde yükselme, Aybaşı halinin bozulması, Düşük yapma, Çocuk yapamama, Sekste azalma, Çocuklarda boy kısalığı. Hipotiroidide en sık görülen bulgular yorgunluk, halsizlik aşırı uykuya meyil, saç dökülmesi ve üşüme hissidir. Bazen hasta hafıza kaybının farkına varmayabilir, arkadaşları tarafından bu yüzden uyarılabilir. Orta derecede kilo alma olur ve zayıflamakta güçlük çekilebilir. Aşırı şişmanlığa hiçbir zaman neden olmaz.

7-DİYABET: (%1)
Sürekli yüksek değerlerde seyreden şeker hastalığı da ellerde uyuşmaya sebep olabilir.

8-DİĞER: (%3)
Romatizmal hastalıklar, kas hastalıkları, multipl skleroz, beyin tümörleri, beyin damar tıkanmaları, kol damarlarındaki tıkanıklıklar v.s.

Ellerde uyuşma varsa ilk yapılması gereken öncelikle bir beyin cerrahına başvurmaktır.

Bel Ağrısından Kurtulmanın Yolları

Sırt ağrınızı tamamen yok etmenin ipuçları

Eğer sırt ağrısı çekiyorsanız, bunun ne kadar kötü bir durum olduğunu bilirsiniz. Sizi bu acıdan kurtaracak ve koruyacak idmanlara seve seve zaman ayırırsınız. Sırt ağrısının dezavantajı bir kere başladı mı kurtulması çok zor olmasıdır. Bu acıdan kurtulmak için günlük yaşamınızda bazı adımlar atmalısınız.


Karın kaslarınızı güçlendirin
Sırt ağrısından kurtulmak için en iyi egzersiz karın kaslarının kuvvetlendirilmesidir. Karın kasları, leğen kemiği ile omurganın düzgün sıralanması ve burkulma-bükülme hareketlerinden korunmasını sağlar. Eğer karın kaslarınız güçlü değilse , vücudunuzun yaptığı bazı hareketleri kaldıramayacak ve omurganızda doğal olmayan kavisler olacaktır.
Karın kaslarınızı güçlendirici hareketler seçtiğinizde, karın kaslarınızın kasılmasına dikkat edin. Bu egzersizlerde karın kası yerine kuvvetinizi kullanarak veya kol kaslarınızı kullanarak ağırlıkları hileye başvurarak taşıyabilirsiniz. Bazılarında dili damağa dayamak hareketi kolaylaştıracaktır. Bu küçük düzeltme boyundaki fazla gerginliği alacak ve hareketi daha fazla karın kasına yönlendirecektir.
Gerçekten kuvvetinizi doğru şekilde kullanmak istiyorsanız, yukardan asıldığınızı düşünün ve bu şekilde mekik çekin. Hızınızı kontrol edin, ne kadar yavaş yaparsanız o kadar iyi karın kaslarınızı kullanırsınız.


Omuz pressi uygularken vücudunuzun şekline dikkat edin
Omuz pressi yaparken vücudunuzun üst tarafı çalışır. Her zaman glute kaslarınızın kasılmasın sağlayın böylece alt sırt bölümünüz dik durur. Ağırlık başınızın üstüne geldiği zaman biraz eğilirsiniz ve ağırlık aşağıya güç uygulamaktadır. Omurga üzerinde uygulanan baskı çok iyidir. Glutelerin kasılmasını sağlayarak. Omurganızın şekle girmesini ve sakatlanmamasını sağlarsınız. Düzenli olarak uygularsanız, sırt ağrılarının yok olmasını sağlayacaktır.
Eğer hareketi doğru yapıp yapmadığınızdan emin değilseniz, omuz presini aynanın karşısında yapın ve vücudun düzgün durup durmadığına bakın.


Periyodik olarak ayağınızın uzunluğunu ölçün
Omurganızda bir terslik olup olmadığını bacak ölçünüzden algılayabilirsiniz. Eğer 2 bacağınızın uzunluğu arasında bir fark görürseniz, bir doktora gitmeniz gerekir. Doktor vücudunuzun neresinin hizada olmadığını belirleyecek ve düzeltecektir. Vücudunuzu tekrar hizaya sokmak için kesinlikle arkadaş veya ailenizden birinden yardım almayın. Konu sırtınıza gelince , bu işi profesyonellerden başkasının eline bırakmayın. Küçük bir hata çok daha büyük problemlere yol açabilir.


Koşu bandı yerine Eliptik idmanı yapın
Eğer sırtınızda ağrı varsa veya önceden olduysa, kardiyo çalışmalarınızda koşu bandı yerine eliptik idmanları tercih edin. Koşmak çok iyi bir kardiyo çalışması ve yağ yakıcı olsa da, omurganıza bir faydası dokunmaz. Eğer gerçekten koşmayı çok seviyorsanız ve onu bırakmaktan nefret ediyorsanız, koşma yoğunluğunuzu azaltabilirsiniz. Haftada iki kez koşmak yeterlidir, geri kalan zamanlarda başka kardiyo çalışmaları yapabilirsiniz.


Sırtınızı çalıştırın
Bu ağrıları küçümsemeyin ve hayatınızda bir problem olarak yer almasını durdurun. Diz sakatlanmaları gibi sırt ağrıları da çok yaygındır.insanlar aylarca veya yıllarca bu problemle karşı karşıya kalabilir. Ama onu yok etmek için yukarıdaki çalışmaları yapmanız yeterli olacaktır.

Not:Eğer ağrılarınız şiddetli ise ve egzersiz ile artıyorsa kesinlikle uzman gözetimine girmeniz gerekmektedir. Spesifik bir tedavi için kesinlikle hastahaneye başvurmanızı tavsiye ederim.

Kemik Erimesi (Osteoporoz) ve Korunma Yolları

Halk arasında kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz bir modern çağ hastalığıdır.Yaşam süresinin uzaması ile osteoporozla ilgili komplikasyonlar katlanarak artmış,tanı yöntemlerinin gelişmesiyle de risk altındaki hastaları erken dönemde teşhis etmek mümkün olmuştur.


Osteoporoz Nedir?

Kemik kitlesinde azalma, kemik dokusunun mikro mimari yapısının bozulması ile karakterize bir hastalıktır. Buna bağlı olarak kemik kırılganlığında artış hastalığın en önemli özelliğidir. Vücudumuzdaki tüm dokular gibi kemiklerimizde yaşayan dokularımızdır. Hayatımız boyunca kemiklerimizde yapım ve yıkım devam eder. 30-35 yaşlarına kadar yapım yıkımdan fazladır böylece kemiklerimiz büyür, ağırlaşır ve yoğunlaşır. Bu yaşlardan sonra yavaş yavaş kemik yıkımı, kemik oluşumunu geçer ve bunun sonucunda da osteoporoz hastalığı gelişebilir. Kemik kaybının en hızlı olduğu dönem menopozdan sonraki ilk yıllardır.

Osteoporozlu Hastalarda Görülebilecek Yakınmalar Nelerdir?

Sırt ağrısı, bel ağrısı, boy kısalması, kamburlaşma görülebilir ancak genellikle kırık oluşuncaya kadar osteoporoz sinsi bir şekilde ilerler. Kırıklar en sık omurga, kalça ve ön kolda görülür. Omurga kırıkları boyda kısalma ve kamburlaşmaya neden olurken kalça kırıkları %30-40 oranında ölümle sonuçlanabilmektedir.

Kimler Risk Altındadır?

Küçük, narin yapılı, ailesinde osteoporoz bulunan beyaz tenli kadınlar risk altındadır. Erken veya cerrahi olarak menopoza girenler özellikle risk altındadır. Bunun dışında alkol ve sigara kullanımı, yetersiz fiziksel aktivite, düşük kalsiyum ve D vitamini alımı fazla tuz kullanımı, kafeinli içeceklerin fazla tüketilmesi, yeterince güneş görmemek, diyabet ve hipertiroidi gibi hastalıklar ve kortizon, epilepsi ilaçları gibi bazı ilaçların uzun süre kullanımı osteoporoz için risk faktörleridir.

Osteoporoz nasıl bilinmektedir?

Tanıda hastanın öyküsü ve klinik muayenesinin yanında DEXA metodu ile yapılan kemik yoğunluğu ölçümü altın standart olarak kabul görmektedir.

Osteoporozdan Korunma ve Tedavi

Osteoporozdan korunmak için en ideal yol 30-35 yaşlarına kadar doğru beslenme ve egzersizle doruk kemik kitlesine ulaşmaktır.
Süt ve süt ürünleri, brokoli ve ıspanak gibi koyu yeşil yapraklı sebzeler, sardalya ve somon balığı gibi yağlı balıklar ve tahıllar gibi kalsiyumdan zengin yiyecekler her yaşta dengeli bir şekilde tüketilmeli, risk faktörü oluşturan yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalıdır.
Düzenli egzersiz kemikleri güçlendirir, dayanıklılık ve dengeyi artırır. Her yaşın ve hastanın egzersiz programı farklı olmalıdır, ancak hızlı yürüyüş ve dans engeli olmayan herkese tavsiye edilebilir.
Osteoporozun en korkulan sonucu olan kırıkların azaltılabilmesi için risk taşıyan ve tanı konan her hasta mutlaka tedavi edilmelidir.
Tedavide kullanılan ilaçlarla kemik kaybı durdurulabilmekte ve hatta bir miktar kemik kazanımı mümkün olmaktadır. Osteoporozlu hastalar kaymayan alçak ökçeli ayakkabılar giyerek, evlerinde uygun zemin döşeme ve uygun ışıklandırma sağlayarak düşme riskini azaltmalıdırlar.

Neden Kinesiotaping Bantlama

Kinesiotape eklem hareketini ve kan dolaşımını etkilemeksizin kas ve eklemlerin desteklenmesini ve stabilitesini sağlar. Ayrıca koruyucu bakım, ödem ve ağrı kontrolünde kullanılır.
Kinesiotape tekniği vücudun kendi doğal iyileşme sürecine dayanır. Nörolojik ve dolaşım sistemini aktive etme yoluyla etkisini gösterir. Teknik basit olarak ‘’kinesiology’’ teriminden orjin almaktadır.Kinesiotape’ nin ilk uygulanması kan dolaşımı içindir. İlk 5 yılda kinesiotape yöntemini ortopedistler, Akupunkturistler ve diğer medikal person kullanmıştır. önceleri Japon olimpik voleybol oyuncularında, daha sonraları ise farklı branşlarda kullanılmıştır. Şimdi ise kinesiotape yöntemi dünyanın bir çok bölgesinde kullanılmaktadır


Sporcularda kullanılan bandajlama yöntemi ile karşılaştırıldığında; eklemi desteklemek ve stabilite etmek için uygulanan bandaj o bölgedeki sıvı dolaşımını etiklerken kinesiotape yönteminde bu yan etki görülmez. Geleneksel bantlamanın (bandajlama) mantığı etikelenmiş kas ve eklemin hareketini kısıtlamaktırki buda istemeyen etkiler ortaya çıkarabilir. Bu yüzden bandaj sportif aktiviteden önce uygulanır, aktivite sonrası çıkarılır. Oysa kinesiotape yönteminde eklem hareket açıklığına izin verilerek dokunun kendisini yenilemesine izin verilir. Kasa normal eklem hareket açıklığını sağlamak için bantların % 130-140 elastisitede olması sağlanır. 

Kinesiotape methodunda bandlar 24 saat boyunca kasları desteklemek, aşırı kullanımdan kaynaklanan kas yorgunluğunu azaltmak ve ağrı, ödem ve inflamasyonu azaltmak için kasların üzerine uygulanır. Kısıtlayıcı olmayan bantlama yöntemi eklem hareket açıklığına izin verir.Kinesiotape yöntemi baş ağrılarından ayak problemlerine kadar bir çok sağlık probleminde kullanılabilir. Örneğin, çocuklarda kasın fasilite edilmesi veya inhibe edilmesi için; Karpal Tünel Sendromu, bel problemleri, tenisçi dirseği, ayak bileği yaralanmaları…
Kuzey Amerikada kullanılan 3 ana bantlama yöntemi
Beyaz Atletik Bantlama (White Athletic Taping)
Oldukça sık kullanılan bir bantlama yöntemidir. Sportif aktiviteden önce uygulanıp aktiviteden sonra çıkarılan sert bir uygulama tipidir. Eklem, cilt basısı; yüksek latex miktarı ve nemden dolayı ciltte irritasyona neden olur.
McConnell Bantlama Tekniği
McConnell tekniğinde oldukça sert, yapışkan yün ağ ile birlikte uygulanır. Sıklıkla Patellofemoral Sendrom, omuz çıkığı, el ayak ve kalça travmalarında kullanılır. 18 saatten fazla kullanılmaz. Dokuyu kısıtladığı ve bunaltıcı etkisinden dolayı kısa süre kullanılır. Nöromuskuler sistemin tekrar eğitimi için kullanılır.
Kinesiotape Yöntemi
Bu bantlama yöntemi hastayı desteklemenin yanında etkilenen bölgenin rehabilitasyonu içinde kullanılır. Kullanılan bantların yükse kalitesiyle birlikte normal eklem hareketine izin vererek hastanin vücut mekaniğini etkilemez. Kullanılan bandın hipoalerjik özelliğinden dolayı çocuklar ve erişkinlerde kullanılabilri. 3-5 gün boyunca kullanılabilir. Bandın nemi tutmama özelliğinden dolayı duş alınabilir. Lenfatik sistemle birlikte çalıştığı için kan ve lenf domaşımını artırarak ağrıyı azaltır.

Boyun Fıtığı ve Tedavisi

Boyun ağrılarının çoğu fıtıklaşma nedeni ile kola yayılan bir ağrı şeklinde görülmektedir. Öncelikle boyun bölgesini incelemek gerekir.
Resim
İntervertebral Diskin Yapısı
Disk annulus fibrozus adı verilen dış çember ve nukleus pulpozus denilen yumuşak jel kıvamlı merkezi kısımdan oluşur.
Disklerin omurgada en kalın olduğu bölge lumbal bölgedir, burada her biri yaklaşık 10 mm derinliğindedir.
Disklerin kama şekilli olmaları omurganın fizyolojik eğriliklerini ortaya çıkarmaktadır.
Resim
Annulus Fibrozus
Nucleusu bir zarf gibi sarar ve yerinde tutar. Diskin bir miktar dışarı doğru hareketliliğine (fıtıklaşmasına) izin verecek derecede elastiktir. Bu durum kuvvetlerin bir omurdan diğerine dağıtılmasına yardımcı olur.
Birbirini çaprazlayan kollejen lifler veya tabakalardan meydana gelir. Diskin değişik yönlerden gelen aşırı döndürücü kuvvetlere direnebilmesini sağlar.Dış kısmı sinir sonlanmalarını içerir. Lumbal bölgede anterior ve posterior kısımda aynı değildir. Önde omurların kenar kısımlarına uzanan 20 kadar kalın lamel, posteriorda ise sayıca daha az, ince ve tam kaynaşmamış lameller.

Nükleus Pulpozus
Su içeriği çok fazladır. Şişkin bir yapısı vardır, disk kesiye uğradığında sonuç nükleusun hemen fıtıklaşmasıdır. Diskin içindeki bu basınç omurları birbirinden uzaklaştırır tarzda hareket yapar. Çevre bağları gerilim stresi altında tutar.Stabilite kuvvetlenir.

Disk Patolojisi
Resim
Disk bulging(bombeleşme): Disk materyalinin normal sınırlarının ilerisinde bombeleşmesidir. Anulus fibrozus normaldir. Spinal stenoz oluşmadıkça veya nöral dokular etkilenmedikçe semptom vermez.
Disk protrüzyonu: Zayıflamış ve yırtılmış anulus fibrozusun içinde disk materyalinin arkaya doğru yer değiştirmesidir. PLL sağlamdır
Ekstrüde disk: Anulus fibrozusun tamamen yırtılması sonucu disk materyalinin yer değiştirmesidir. PLL yırtılmıştır
Sekestre disk: Yer değiştiren disk materyali serbest fragman şeklinde diskten tamamen ayrılmıştır.

Omurga,omur denilen birbirine bağlı kemikler serisinden oluşur. Omurlar birbirine,bir disk ve ‘’faset’’ eklemleri denilen iki küçük eklemle bağlıdır. Bir omuru diğerine bağlayan sağlam bağlantılı dokulardan oluşan disk, vertebraların arasındaki bir yastık ya da amortisör gibi görev yapar. Disk ve faset eklemleri,hareketlerinize,eğilmenize,boynunuzu ve sırtınızı döndürebilmenize olanak sağlar.

Disk,’’anulus fıbrosus’’ adı verilen sert dış tabakada zedelenme ve ‘’nükleus pulposus’’ adı verilen jel kıvamında merkez yapıdan oluşur.Yaşlanmayla beraber diskin merkez yapısı su içeriğini kaybetmeye başlayabilir ve diskin fonksiyonlarında bozulmaya yol açabilir.Disk merkez tabakasında bozulmalar olabileceği gibi, dış tabakada da zedelenme ve yırtılmalar meydana gelebilir. Bu durumda, diskin merkez yapısı dış tabakadaki yırtıktan, sinirler ve omuriliğin geçtiği kanala doğru taşmasına neden olabilir.

Bu duruma disk hernisi (fıtık) adı verilir. Bu olay boyunda meydana geldiği zaman servikal disk hernisi (boyun fıtığı) adı verilir. Servikal disk hernisi sinirlere baskı yapabilir ve kollara doğru yansıyan ağrıya, sızlamaya, his kaybına veya kuvvet kaybına yol açabilir. Nadiren servikal disk hernisi omurilik üzerinde baskıya neden olabilir ve bu durumda bacaklarda problemlere neden olabilir.

En Sık Görüldüğü Seviyeler
C5, C6
C6, C7

İntervertebral disk prolapsı tekrarlayıcı yüklenmeler, biyokimyasal ve dejeneratif değişikliklerin kombine bir sonucudur.
Tekrarlayıcı fleksiyon ekstansiyon hareketleri annulusta çatlaklara yol açar. Bu çatlak normal olarak sınırlandırılan ve korunan nükleusa bir kaçış yolu oluşturur. Küçük annuler yırtıklar, üzerinden aylar geçtikçe büyür ve prolapsuslar gelişebilir. Diskin ani prolapsusu da mümkündür.

Nükleusun Anormal Hareketliliği
Nükleus son plaktan vertebra cismine doğru yukarı hareket edebilir. Schmorl’s nodülü olarak da bilinir. Genç yetişkinlerde tekrarlama eğilimi gösterir. Sıklıkla geç dejeneratif değişiklikler oluşana kadar semptom vermez. Nükleus merkezi arkaya doğru hareket edebilir. Annulusun posterolateral kısmının fazla basınca açık olması nedeniyle nucleus posterolaterale doğru hareket edebilir.

Diskteki Basınçlarİntervertebral diskler gün boyu kompresyon stresleri altında su içeriğini dışarıya atma ve yüklenme ortadan kalktığında tekrar suyu nükleusa geri alma eğilimi gösterirler.
Fizik tedavi modaliteleri
Soğuk uygulama
Yüzeyel sıcak uygulama
Derin ısıtıcılar
Elektroterapi uygulamaları
Traksiyon uygulamaları
Masaj tedavisi gibi çeşitli tedavi yöntemleri ağrı ve kas spazmını azaltarak daha erken günlük yaşama dönülmesine yardımcı olurlar.
Korse ve destekler.
Fizik tedavi ,zayıflamış kasların kuvvet kazanmalarına yardımcı olabilir .
Düzenli hareket egzersizleri , germeler ,yürüme eğitimleri , yardımcı aletlerin 8 tekerlekli sandalye,vs ) kullanılması öğretilir.
Rehabilitasyon tedavisi ,günlük yaşamda bağımsızlığı hedefler.Giyinme ,kendi kendine bakım aktiviteleri yemek yeme ve araba kullanma teknikleri öğretilir,koordinasyon ve kuvvetlendirmeye yönelik egzersizler yaptırılır.Konuşma veya yutkunma zorluğu çekenler için konuşma terapisi uygulanır,ses eğitimi verilir.
Egzersiz tedavisinin amaçları
Ağrıyı azaltmak
Zayıf kasları güçlendirmek
Kontrakte kasları germek
Hipermobil segmentleri stabilize etmek
Hipomobil segmentleri mobilize etmek
Spinal yapılara mekanik stresi azaltmak
Postürü düzeltmek,

Tedavide yapılan uygulamaların yanı sıra evde hastanın kendisininde yapması gereken egzersizlerde önemli bir konudur.
Evde verilen programları uygulayan hastaların daha hızlı iyileşim gösterdiği ve ağrılarının tekrarlama olasılığının dahada azaldığı bilinmektedir.

Ek Olarak;
İntervertebral Disk Problemleri nelerdir, Dejeneratif disk sendromu ve Disk hernisi
İntervertebral Disk Problemleri
İntervertebral disk; nukleus pulpobus , annulus fibrosustan oluşan kuvvetin karşılanmasını sağlayan, vertebralar arasında bulunan yastıkçıklardır. Genelde problemler buradan kaynaklanır. Bunlar gece istirahat halindeyken kazandığı sıvıyı gün boyu yük taşıdıkça kaybeder. 1,5 cm kadar kısalmalar görebiliriz.
En sık fizyoterapiye başvuranlar;
• Dejeneratif disk sendromu: Yaşlanma sonucu disk, kaybettiği sıvıyı gerce geri alamaz. Sıvı içeriğini kaybeder. Bu sebeple vertebralar arasındaki mesafe azalır ve ekleme binen yük artar, travmalara açık hale gelir.
• Disk hernisi: travma veya yaşlanma sonucunda disklerde biyokimyasal değişiklikler olur. Annulus fibrosus kuvveti karşılayamaz ve çoğunlukla posterio-lateral yönden yırtılmalar olur.

Günlük Yaşamda Uyulması Gereken Prensipler
• Ani rotasyonel hareketlerden uzak durulacak.
• Yerden bir cisim alınacağı zaman dizler bükülerek alınacak.
• Ağır kaldırılmayacak.
• Gece uykusuna dikkat edilecek.
• B12 vitamin dengesini koruyacak besinler tüketecek, sağlıklı beslenecek. (b12 disk iyileşmelerinde)
• Bir cisim itilirken göğüse yakın tutulmalı
• Otururken diz kalçadan daha yukarıda olmalı
• Yatak vücudun şeklini almayacak kadar sert olmalı.

Fizik tedavi programları ve fizyoterapistin vereceği egzersizler çok önemlidir. Bu yüzden Fizik tedavi bölümüne gidip uzman bir doktorla görüştükten sonra fizyoterapistinizden egzersiz planınızı alıp uygulamaya özen göstermeniz size çok faydalı olacaktır.

Konya'da Özel Fizik Tedavi için tıklayınız:
Boyun Fıtığı Fizik Tedavi - Konya

Bel ağrısı nedenleri

Bel ağrısı nedenleri nedir ve Bel ağrısına sebeb olan etkenler hakkında bilgiler.
Resim

Yaşam boyu prevalansı %60-90 arasında seyreder. 45 yaş altı popülasyonda aktivite kısıtlanması yada iş günü kaybına yol açan en önemli nedenidir. Yatarak tedavi edilen hastalıklar arasında 5 cerrahi uygulanan hastalıklar arasında 3. sıradadır. %95 olguda mekanik nedenler ön plandadır. Etyolojik faktörler çok çeşitlidir ve sınıflamada bir standart yoktur.

Bel ağrısı nedenleri
Superfisyal somatik ağrı
Derin somatik ağrı
Radiküler ağrı
Viseral yansıyan ağrı
Nörojenik ağrı
Psikojenik ağrı

Superfisyal somatik ağrı
Cilt ve subkutan dokulardaki nosiseptif lifler ağrı kaynağı,
Yüzeyel dokuların travmatik lezyonları (lazerasyon, yanık, kompresyon vb), ülserler, enfeksiyonlar (selülit)
Kutanöz A lifler ile iletilir.Keskin yada yanıcı tarzdadır.İyi lokalize edilebilir.

Derin somatik ağrı (Spondilojenik ağrı)
Sinuvertebral sinir ve myelinsiz posterior primer dal tarafından inerve olan yapılar ağrının kaynağı Keskin, künt yada baskı tarzında olabilir, Diffüz bir ağrıdır, iyi lokalize edilemez, bir çok segmenti etkileyebilir. Hareketle artar, istirahatle geriler. Koruyucu kas spazmı ve anormal postur eşlik edebilir.

Radiküler ağrı
Spinal sinirler ve kökleri ağrının kaynağıdır.Spinal stenoz yada disk herniasyonu sonucudur.Etkilenen sinir kökünün afferent dağılımında segmental yayılan vurucu tarzda bir ağrıdır.Kökdeki etkilenime göre şiddeti değişkendir.Genellikle akut başlangıçlıdır.Oturmak ve ayakta durmakla artar, yatak istirahati ile geriler.Nörolojik defisitler eşlik edebilir.

Mekanik bozukluklar
Normal anatomik yapıların aşırı kullanımı, zorlanması, yaralanması veya deformitesine bağlı ortaya çıkan ağrılardır.
Postur bozuklukları:Travmatik, Lomber sprain, kırıklar, çıkıklar, Konjenital mekanik problemler, Transisyonel vertebra, Spina bifida vb.

Damar tıkanıklığı Felç Olma

Dünya Sağlık örgütüne göre inmenin tanımı: Vasküler nedenler dışında görünmez. Fokal serabral fonksiyon kaybına ait belirtilerin hızla yerleşmesi ile karakterize edilen klinik bir sendromdur. Diğer bir deyişle inme, beyni besleyen arterlerin (damarların) tıkanmasıyla yada kanama gibi nedenlerle kan akımını kalpten beyne iletememesi ve sonuc olarak beyin dokusunda nekroz alanı oluşmasıdır.

İnme geçiren biri dakikada 2milyon hücre kaybına uğramaktadır.Süre ne kadar uzunsa beyin hasarı o kadar geriye dönüşü mümkün olmayacak şekilde büyür.
İnme, kroner kalp hastalığı ve kanserlerden sonra 3. sırada gelen ölüm nedenidir.
24 saatten uzun sürebilir yada malesef ölünle sonuçlanabilecek ciddi bir sendromdur. Beyin kan damarlarının oklüzyonu veya rüptürü sonucu ortaya çıkar.
İnme; motor kontrollerin kaybı ve duyu hissinde değişiklikler, konuşma bozukluğu, koma ya benzer nörolojik defisitlerle karakterize edilebilen travmatik olmayan bir hastalık çeşidir.
Tıkanmış bir damar nedeni ile beyin 6-10 saniye kanlanması durması kişide geriye dönüslü bilinç kaybı veya nörol değişiklikler oluşabilir. Fakat 2 dakika ve sonrası süreler için beyinin tüm aktivitileri durur ve 5. dakikadan sonra geri dönüşümü mümkün olayan değişiklikler olur ve ölüm oranı yüksektir.

Riskler
Yaş; En önemli inme de risk faktörüdür.inme gecirenlerin %70i 65 yaş üzeridir.
Hipertansiyon; En önemli değiştirilebilmesi mümkün risk faktörüdür.
Sigara; İnme riskinin içmeyenlere göre 2 kat daha fazla olduğu bilinmektedir.
Alkol; 2 kadehten fazlası hipertansiyon,hiperkoagülabilite ve kalp ritm bozukluğuna neden olduğu bilinmektedir ve risk faktörüdür.

İnme riskini azalmak için risk faktörlerinden kurtulmak ve günde 30 dkk lık egzersiz (tempolu yürüyüş olabilir) inme riskini azalttığı bilinmektedir.